YOLCULUK, GÖRDÜKLERİMİZDEN Mİ İBARETTİR? İNSANI İNSAN YAPAN ASIL GÖRMEDİKLERİDİR
- Gökhan Demir
- 26 Nis
- 3 dakikada okunur
Yolculuk, seyahat, gezi, yaşam, farkındalık, özgüven, bilinç adına ne derseniz deyin, İnsana dairdir ve bence hepsi Bir'dir.
İçinde insan olmayan ne yol vardır, ne yolculuk.
Ya da şöyle diyebiliriz.
İNSANdan yolu veya yolculuğu çıkarırsak AN' ı çıkarırız ki geriye İNS kalır o da yarım insandır,
ya da insansıdır. İnsan gibidir, insana benzer ama İNSAN değildir.
Derler ya in midir cin midir ?
Aslında ins midir cin midir bilemedik demek isterler.
İşte insan gördükleriyle gözünü geliştirse de asıl insanı insan yapan görmedikleridir diye mevzuya giriş yapabiliriz.
Hasılı göz kainatta pek çok varlıkta da mevcut.
Onlar da görüyorlar, işitiyorlar, canları yanıyor, seviniyor, korkuyor, bazen de tıpkı insan gibi düşünüyorlar.
Hatta geziyorlar.
Hatta göç ediyor, üst düzey sonarlar kullanıyor, devasa okyanuslarda yön tayini yapıyor, uçsuz bucaksız göklerde rotalarından hiç sapmadan hedeflerine ulaşabiliyorlar.
Ancak aciz insanın yola çıkmadan önce pek çok hazırlık yapması gerekmekte.
Bir seyahat fikri, tedarik, ön hazırlık, belki yol arkadaşı, gideceği, göreceği yerlere dair bilgi, belge, doküman, seyahat izinleri vs.
Hikayeyi hepiniz biliyorsunuz.
İnsanlık için belki küçük fakat bizler için büyük adımlar.
İnsan olma yolunda atılmış her adım önemlidir.
Lakin insan böyle adım adım insan oldu.
Adım atmayan, AN' ın değerini bilmeyen insandan AN düşer ve İNS olarak kalır.
Pekiyi ne yapar bu İNS camiası?
Hepimiz gibi soluk alıp verir başta, okula gider, oyun oynar, ders çalışır, işe gider, yer , içer, eğlenir, gezer, fırsat bulduğunda tatil yapar.
Seyahate çıkar, roman yazar, araştırır, sorular sorar, planlar yapar, sever, aşık olur, yanıp yıkılır, bazen istediğini elde edemeyip hayattan bezse de sonra yine işine gücüne döner, yaşamına kaldığı yerden devam eder.
Sevdiklerini, hoşuna gideni yapmak ister, sevmediklerini genelde kendisinde değil de başkasında görmek hoşuna gider,
Hazza yakın, acıya uzak olma ümidiyle , başıma gelirse ne yaparım korkusu arasında gidip gelerek geçen bir ömürdür İNS' in ömrü.
AN bilincinden düşmek nedir?
O an elinde olanın , yaşadığının, zenginliğinin, sağlığının değerini bilmeyen AN' dan düşer.
Şimdiki zamanı elinden kaçırarak, ya kendisini geçmişin pişmanlıklarına hapsetmekte ya da gelecek hayalleri arasında gidip gelmektedir.
Dünyaları verseniz beğenmez, dünyayı yese doymaz, dünyayı gezse daha yok mu der?
Başını kaldırıp da yanındaki güzelliğe bakmayı akıl edemez, gözü dışarıda, nefsi oynaşta,
daim savaştadır.
Daha fazlasını daha çoğunu isteyedursun, AN' da kaybettiğinin farkında bile değildir.
Üç günlük ömrü kalıcı zanneder.
Üç aşağı beş yukarı İNS böyle bir şeydir.
Bazen kendisini değiştirme çabasına girer ve adım isteği doğar içinde.
Bir iyiye, bir güzele, bir yeni idrake yelken açma kararı bazen verir vermesine de,
yelkeni dolduracak rüzgar lazımdır.
Rüzgarsız hangi güçle yol alacak tekne?
Çoğunlukla vazgeçilir, bir dahaki sefere kadar.

İşte insan olma yolculuğuna çıkmaya kesin kararlı olan,
önce AN bilincinin farkına varır, yavaş yavaş.
Geçmişin hatalarında takılı kalmayarak ders çıkarır, geleceğin hayal bataklığından çıkar ve gerçekçi kurgular yaparak limandan ayrılmaya karar verir.
Yola çıkış hazırlıklarını yapar,
yeterli rüzgarı bekler, yelkenlerini rüzgara göre ayarlamak gerektiğini bilir.
Nereden bilir?
Daha önce o yola çıkmış, fırtınalı denizlerde gemiyi sağ salim limana ulaştırmış olan deneyimli birinden rehberlik alarak tabi ki.
İyi bir rehberin varsa yolda seni bekleyen tuzakları öngörerek önlemlerini alırsın.
Zorluklarla baş etme oranın inanılmaz derecede artar.
Seni yolda nelerin beklediğini bilirsin.
Uyarılmışsındır.
Rüzgar da mühim tabi hatta en mühimi.
İNS teknesini İNSAN gemisine çeviren rüzgar AŞK'TIR.
SEVGİ ile nefesini yolculuğa hazırlar, yelkenini AŞK ile doldurursun.
Alacağın yol AŞK' ın kadardır.
Yol boyunca pek çok şeyler görürsün, cin görürsün, can görürsün, mezbelelikler, görürsün, yıkıntılar vardır, sırça köşkler, camdan saraylar, kumdan kaleler görürsün.
Gördüklerin derstir, görmediklerine hazırlıktır.
Yolculuklar bize görmeyi öğretir ama İNSAN olma yolculuğu sana,
görmemeyi öğretir, bilmemeyi, duymamayı.
İNSAN 'ın AN' I sadece gördükleriyle değil,
görmedikleriyle de kurduğunu ÖĞRENİRSİN.
Görmediğini sandığının, gördüğünü sandığından çok daha iyi gördüğünü anlar şok olursun.
Sonra hepsine alışır, alıştığında erir, kaybolursun.
AN ' ın İçine akar, yolculuk yaptığın gemiyle BİR olursun.
Yol , yolculuk, seyahat, gezi ne dersen de, hepsi İNSAN olduğunu idrak etme yolculuğunda birer durak, birer sembol, birer remizdir.
Bakarsın yol görürsün, bakarsın yolcu görürsün, bakarsın gelen görürsün, giden görürsün,
gördüklerin manzaradan ibarettir.
Gözün göz olmaya alıştırıyordur kendini, kulağın işitme egzersizi yapıyordur.
Dilin konuşmaya gayret ediyordur.
Hepsi kanat alıştırmasıdır.
Sen cesaret edip de atlamazsan bir gün biri yuvadan iter seni.
Yol seni önce senden eder, sonra seni sen eder.
Bir bakarsın AN' da İNSAN eder.
''Girdim anın zikrine
Azalarım dil oldu'' demeye başlar,
NİYAZİ MISRİ' nin dediği gibi
AN' ın devranında
aslında her bir azanın dile geldiğini
Sana senden söz ettiğini anlarsın.
Comentarios