VENI,VIDI.VICI SEYRİ SÜLUK TOKAT'LA BAŞLAR
- Gökhan Demir

- 20 Nis
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 4 May

Ben Julıus Sezar demek kolay.
Mesele Julıus Sezar olmakta.
Hiç kimse anasının karnından Sezar, Kayser, İmparator, Kral, Sultan ya da Çar olarak doğmaz, vakti saati geldiğinde olur.
İşte Sezar da cephedeki askeri stratejik başarılarını, siyasi ve örgütsel başarıları ile taçlandırmıştı.
Pontus Kralı Farnakes' e karşı yalnızca beş günde kazandığı zaferi Roma'ya şöyle bildirmişti:
VENI, VIDI, VICI.
Latince GELDİM,GÖRDÜM, YENDİM.
İşte bu karşılaşma tarihte ZELA MUHAREBELERİ, adıyla biliniyordu.
Tokat'ın ZiİLE ilçesinde.
Hititler zamanındaki ismiyle Anzilia.
Tarihinde Hititleri, Frigleri, Persleri, Romayı, Danişmendlileri, Anadolu Selçuklularını ve Osmanlıyı gördüğümüz bir küçük belde.
Sezar'ın isminin hakkını verdiği zaferle namının yürüdüğü yer günümüzde Tokat'ın Zile ilçesidir.
Ne demektir isminin hakkını vermek?
İsmin hakkı mı olurmuş?
İsimler boşa seçilmezmiş eskiden. Kendine has bir davranış, bir fiil, bir özellik göstermeden isimsiz olurmuş çocuklar.
Ta ki kendine özgü bir işareti olana kadar.
İsim tanımdır sadece. Binlerce Ali vardır ama Hz. Ali bir tanedir.
Binlerce Mesih'ten yalnız bir tane İsa çıktı.
Binlerce Julıus vardı ama sadece biri Sezar oldu.
Hz. İsa'nın İncil'de dediği gibi :
Sezar'ın hakkı Sezar'a, Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya.

Herkesin hakkını verdikten sonra elbette Tokat'a da hakkını vereceğiz.
İçinden Yeşilırmak'ın geçtiği, şehri yukarıdan izleyen kalesi, zengin müzeleri, medreseleri, hanları, hamamları, camileri, konakları, Mevlevihane'si ile keyifle yürüyerek keşfedebileceğimiz bir yadigar şehir.
Sloganımız 900 adımda 900 yıl.
Ticarete hile hurdanın karışmadığı,
insanı saf, havası temiz, yemeği lezzetli bir turistik kent artık Tokat.
Komana Pontika,
Pontus Galatikus,
Pontus Polemonniakus,
Evdoxia,
Dokia
TOKAT.
Roma dönemi mi görmek istiyorsunuz?
Sebastapolis. Sulusaray,
Comana Pontika, Gümenek antik yerleşimi.
M.Ö 3000 lere kadar giden Horoztepe, Maşathöyük bulguları sizi şaşırtmak için bekliyor
Tokat Müzesinde.
Roma'dan Selçuklu' ya, Selçuklu' dan Osmanlı'ya bir tarih yolculuğudur Tokat.
Her adımda kadim bir kentte olduğunuzu fark eder, şehri yaşarsınız.
Sarılı turunculu, allı dallı, Bedri Rahmi'nin deyişiyle bize bile turistik gelen
bol nakışlı bir heybe gibi şehir hala.
Ticaretin kazanının altı kısık ateş de olsa hala yanıyor.
Her yerde asma yaprakları, pekmezler, marmelatlar, konserveler, salçalar, Tokat mutfağı da şehrin kendisi gibi çok yönlü ve çok katmanlı.
İsevisi, Musevisi, Müslümanı, Ermenisi, Çerkesi ile bir Pontica mirası,
kültürü de, mutfağı da, insanı da.
Tek düze hiçbir şey yok, sokaklar, dükkanlar, hanlar, büyük ve küçük yapılar tamamen asimetrik olduğu için, neyin arkasından ne çıkacağını bilmemek şehir içindeki yürüyüşünüzdeki tekdüzeliği bozuyor.
Her adımda bir sürprizle karşılaşabilirsiniz.
İsminin hakkını veren bir şehir.
Bol, bereketli, efsaneleriyle yaşayan bir şehirdeyiz.
Şehrin içme suyunun geldiği yer Varvara Tepesi, iki farklı dine mensup gençlerin kavuşamama hikayesi, bu toprakların vazgeçilmezi.
Anadolu'nun her karışında karışında tanık olduğumuz karşılaşma ve ayrılma , yarım kalan aşk hikayeleri.
Göçler, sürgünler, özlemler ve bekleyişler.
İnsan yetiştirmişler yüzlerce sene burada.
Eksik olmasın, tamamlansın istemişler, yarım kalmasın.
Acıyı da görsün, ayrılığı da, savaşı da görsün, yaş da döksün.
Tokat Mevlevi dergahı, ticari hayatın akıp gittiği Şehr-i meydanın hemen yanı başında,
kendi meydan sohbetlerine ev sahipliği yapmış, kendi içinde.
İçinden Yeşilırmak'ın geçtiği bir belde elbette bereketini tüm coğrafyaya taşır.
Şenliğini, baharını, ilmini, sevgisini, aşkını, sohbetini.

Yüzlerce sene Yüksek kahvede yapılan sohbetler devam ettirilmeye çalışılıyor.
En azından canlandırılmaya gayret ediliyor.
Gayrete aşığız.
Anadolu insanının en önemli özelliği gayret etmesi, hemen pes etmemesi ve barışa olan içgüdüsel meylidir.
Tokat barış şehridir, tüm alemle barışık, yerliyle barışık, yabancıyla barışık, basit, sade, sıradan gibi görünen, detaylı, estetik ve Anadolu'nun pek çok şehrine karşı genç bir kumaşı var.
Bu genç kumaş, yetenekli elleri bekliyor.
Bu genç kumaşı hem genç insanlar olarak düşünelim hem de şehirde geliştirilmeye açık potansiyeller olarak.
Şehir diri, tarihi canlı, folkloru zengin, halkı çok çok refah içinde olmasa bile mutlu, halinden memnun.
Biraz daha gelen giden olması, gelen turistlerin şehirde en azından bir gece konaklamaları herkesin temel isteği. Eski konaklar restorasyondan geçmiş, gerek valilik, gerek belediye bu konaklara el atarak onları hem geleneksel Tokat yemeklerinin sunulabildiği, hem de konaklama hizmeti verebilen, şık konforlu ve geleneksel bir görüntüye sahip butik otellere dönüştürmüş.
Hem Tokat merkezinde hem Niksar kalesinde bulunan Yağı basan Medreseleri Anadolu'nun ilk medreselerinden.
Yine Pervane ya da Darüşşifa adıyla bilinen Gök Medrese şehirdeki Selçuklu izlerinden.
Şehr-i Meydandaki saat kulesi, Gazi Osman paşa müzesi, Mevlevihane, Latifoğlu Konağı, Ali Paşa Camisi, Ulu Cami, görmeden geçmemek gereken eserler.
Bilinenden çok daha fazla bilinmeyeni var Tokat'ın.
Keşfedilmeyi bekliyor.
Yerli turizm bir şekilde yine dönüyor ama yabancıları da yavaş yavaş
Seyri Tokat'ın rotasına sokma zamanı geldi gibi artık.
Amasya, Tokat, Sivas,
üçü bir arada olarak dahil etmeye başlayacağız artık yabancı turistlerin de rotalarına.
Özgün bir turizm türü olarak,
özellikle şehirlerdeki Selçuklu eserleri, kültürü ve tarihi üzerinde çok daha çalışmayı ve bu toprakların turizmine daha fazla renk çalınmasını istiyor.
Zamanı geldi.







Yorumlar