KAPADOKYA: YERALTINDAN NOTLAR
- Gökhan Demir
- 14 Nis
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 15 Nis

Kapadokya CANdır.
Böyle başlayalım.
Kime candır?
Bölgeye candır, ülkeye candır, turizme candır,
Keşfe candır, açlığa ve susuzluğa candır,
ruha sefa , kalbe cila, bedene şifadır.
Oldu mu bilmem ?
Bence oldu.
Olsa da, olmasa da, taşı gediğine koydum mu ?Koydum.
Girişi yaptığımıza göre şimdi Kapadokya'ya şöyle bir kuşbakışı yaklaşmayı deneyelim.
İç Anadolu bölgemizde Nevşehir, Niğde, Aksaray, Kayseri ve Kırşehir illerini içine alan antik yerleşime KAPADOKYA diyoruz.
Namıdiğer güzel atlar ülkesi, içinden Kızılırmak geçen bir dünya hazinesi.
Bize göre mi sadece?
Elbette değil.
Tüm dünyadan turistler buraya aktığına göre, aradıkları ve nihayetinde de buldukları bir şey ya da olağanüstü şeyler var.
Taşı toprağı altın İstanbul'dan sonra,
taşı toprağı euro ve dolar olan ikinci büyük turizm değirmeni Kapadokya.
Biliyorsunuz değirmene buğday giren tertemiz un çıkar.
Kapadokya'ya da tarladaki hasattan sonra sapıyla samanıyla giren buğday, temizlenir, ayıklanır, ayrılır, değirmen taşlarının arasında güzelce öğütülür, ve ekmek yapmaya hazır gelir.
Yani kısacası turizmin ABC' sini öğrenecekseniz, Türkiye'de iki kapıdan biri İstanbul, diğeri Kapadokya'dır.
Siz dünyaya gitmeseniz bile dünya sizin ayağına çoktan gelmiştir.
Nevşehir sınırlarından çıkmadan 72 millete dair fikriniz olması bir yana, her milletin sinir uçlarını bilir, dahası beynelmilel bir anatomi atlasına sahip olursunuz.
Hangi millet neyle daha ilgili, kim neyi sever, kim neye kızar, neyle sakinleşir, ne yemeyi içmeyi sever, uluslararası bir veri bankasına sahiptir bölge nüfusu.

Kapadokya uzun çağlar boyunca genellikle uygarlıkların kök saldığı ve yerleştiği bir yer olarak değil, uygarlıkların istilacı unsurlarının gelip geçtiği bir bölge olarak belirmiştir.
Ne iklim , ne yaşam şartları insan topluluklarının burada kalıcı ve köklü yerleşimler kurmasına pek izin vermemiştir.
Genellikle kaçma ve saklanma mekanları olarak görürüz bu civardaki yerleşimleri.
Bölgenin su ihtiyacını karşılayan yegane su kaynağı Kızılırmak'tır.
Volkanik arazi turistik açıdan etkileyici görsellere sahip olsa da, bölge insanı için temel mesele kaçmak, saklanmak, barınmak, canını kurtarmak ve karnını doyurmak hep en önemlidir.
Yüzlerce. belki de binlerce sene, doğu ile batı, kuzey ve güzey arasında stratejik bir geçişte yer aldığı için , kaçıp saklanmaya uygun vadileri ve kazmaya uygun volkanik kaya yapısıyla, bu bölge insanlara, bazen kısa bazen de uzun vadeli olarak sığınma olanağı sağlamıştır.
Dolayısıyla büyük yerleşimler görülmediği ve seyrek bir nüfusa sahip olduğu için de epey iyi derecede korunmuş bir sit alanıdır.
Gözünüzü nereye çevirseniz, bir yeraltı şehri, bir kaya kilisesi, suyun akışını takip eden verimli vadiler, tarihsel izler, pitoresk manzaralar sarar çevrenizi.
Hem yerli hem yabancı turistlerin vazgeçemedikleri aktiviteler,
balonla gün doğumu, vadilerde gün batımı, jeep safariler, dört çeker araçlarla yapılan vadi gezileri, yürüyüş turları, at biniciliği, Türk gecesi denilen yöresel gece eğlencelerinden tekno disko partilere kadar kimin ne isterse bulabileceği bir kurtarılmış turizm vadisidir Kapadokya.
Pek çok turistin Türkiye' nin haritadaki yerini bilmemelerine rağmen oldukça güç bir telaffuzu olan Kapadokya'yı sular seller gibi telaffuz ettiklerine şahit oluruz.
İlk Hristiyan'lar burada kendilerine güvenli yaşam alanları meydana getirmiş, kilise babaları tabir edilen Azizler de vadilerde kurdukları manastırlarla, burada bir ortak yaşam kültürü içeren Anadolu Hristiyanlığının dinsel ve toplumsal kurumlarını ilk defa burada oluşturmuşlardır.
Batılı seyyahların bölgeye yaptıkları yolculukları mistik bir dille anlatmaları, peri bacaları efsaneleri, gece yarısı su kenarlarında, kaya oyuklarında, yeraltı şehirlerinde yerel halkın gördüğü sarı uzun saçlarını tarayan nedense hep arkadan müşahede edilen peri kızları efsaneleri bölgeye can vermeye devam etmektedir.
Hikayeler hikayeleri, masallar masalları, efsaneler efsaneleri, misaller de misalleri doğurur ve bölge böylece yaz kış, yerli yabancı meraklı turistlerle dolup taşar.
Bölge hiç de şikayetçi değildir bu durumdan.
Bundan 50 sene önce peri bacası tabir edilen erzak deposu olarak kullanılan, hatta bazı ailelerin içinde yaşadığı yapılar, jakuzili lüks butik pansiyonlara bırakmıştır yerini.
Halılar dokunur, çömlekçilik bir gösteri sanatına evrilir, kıymetli taşlarla üretilen kuyumculuk köy bakkallarına kadar girer.
Mistik seyahatler hız kazanır, insanların canlarını kurtarmak için sığındıkları yeraltı şehirleri, boyut kapılarına, dünyayı ele geçirmek isteyen karanlık ırklara ev sahipliği yapa. Bu hikayeleri bolca yazılır, ballandırılır, köpürtülür, bu da son dönem gözde bir turizm türü haline getirilir.
Şikayetçi miyiz?
Kesinlikle zerre kadar şikayetimiz yoktur.
Yazan yöneten biz oldukça sorun yoktur.

Kimi çarşıda pazarda, kimi kilisede, kimi handa, kimi hamamda.
Hele şöyle bir de balondan kuş bakışı baktık mı tamamdır.
keyfimize değmeyin.
Herkes halinden memnundur.
Yedik, içtik, gezdik, eğlendik, keşfettik, yürüdük, koştuk, ata bindik,
Masal isteyene masal, tarih isteyene tarih, efsane isteyene istemediği kadar,
şarap isteyene en hakikisinden, isteyene boyut kapısı, arzu edene sütlü jakuzi sefası.
Her şey bir yana dostlar,
Kapadokya' sız bir Türkiye turizmi düşünemeyiz.
Turizmi bir şekle sokacaksak Kapadokya'dan başlayacağız.
Geziye, gezginliğe bir biçim vereceksek Kapadokya'dan başlayacağız.
Yine yeni tip dürüst, adil, anlayışlı, görgülü, ahlaklı ve hakkıyla yerel bir ticaret istiyorsak, önce Kapadokya'yı ele alacağız.
Kendimizde beğenmediğimiz, karşıda görmek istemediğimiz ne varsa
önce takkeyi önümüze koyarak düşüneceğiz.
Organize akıl, bizim aklımız, ahlak bizim ahlakımız.
Bu resim, bu tuval bize ait,
Beğendiğimiz de biz, beğenmediğimiz de.
Görüneni değiştirmek için şimdi gözü bakışı değiştirme zamanı.
Kapadokya'ya şöyle uzaktan bir yaklaştık,
Manzara uzaktan çok güzel, yaklaştıkça piksel arttıkça gözümüze daha fazla eksik, daha fazla kusur görünüyor.
Tabi ki yaklaşmadan da olmuyor.
Kapadokya Türkiye'nin turizm antolojisidir,
Kapadokya Türkiye turizminin kronolojisidir,
Kapadokya Türkiye turizminin turnusol kağıdı,
Bizi bize gösteren boy aynasıdır.
Aynamızı sevelim, ona sahip çıkalım.
Onda hatasıyla sevabıyla yansıyan yüz bizim yüzümüz,
Suret bizim suretimizdir.
Ne demişler çömleğin içinde ne varsa dışına o sızar.
Sirkeyse sirke,
Balsa bal.
Yorumlar