CEVAT ŞAKİR'DEN HALİKARNAS BALIKÇISINA MAVİ ANADOLU VE 17 NİSAN ARTIK BİR BAYRAMIMIZ VAR
- Gökhan Demir

- 18 Nis
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 19 Nis
İnsanoğlu kaderini tayin ettiğini zannededursun, kaderimiz dediğimiz cilvebaz yârimiz, bazen yollarımıza güller dökse de, çoğu zaman nasibimize çalıdan dikenden ibaret yolların düştüğü aşikardır.
İşte Cevat Şakir Kabaağaçlı, namı diğer Halikarnas Balıkçısının da talihi ve tarihi dönüm noktası, belki bir bakıma ruhsal düğümünün çözülmeye başladığı yer de Bodrum olmuştur.
Babasını öldürmek suçundan on beş yıl kürek cezasına çarptırılır.
Yedi yılını doldurduktan sonra verem olduğu gerekçesiyle tahliye edilir.
Bu defa 1925'te yazdığı bir yazı gerekçesiyle İstiklal Mahkemesi kararıyla Bodrum'a sürgün edilir ve tırtılın kelebeğe dönüşüm hikayesi başlar.
1890 Girit adasında doğar, çocukluğu Atina'da, ilk gençlik yılları İstanbul'da geçer.
Ailesinin kararıyla İngiltere Oxford Üniversitesinde tarih bölümünde okur.
Sonra İstanbul'a döndüğünde gazetelere ve dergilere yazı yazmaya başlar ve 1914 'te o malum kara gece sonunda hapislik yılları başlar.
1925'te yine hapis ve sürgün.
Sonra İstanbul'a döner ve yine hayat mücadele derken, Bodrum sürgünü yıllarında, içinde uyanan özlemi bastıramaz ve sürgün hayatı yaşarken hayran olduğu Bodrum'a geri döner ve asıl macerası o dönüş kararından sonra başlayacaktır.
Kendini arayan, benlik içinde, bilgili ama huzursuz, ne yapacağını bilemez halde olan Cevat Şakir'in elinden tutan, ona madden ve manen yolunu gösteren Bodrum olmuştur.
Denizcilerle, ustalarla, köyde geçirdiği vakitler ona enteresan bir Anadolu bilgeliği kapısı açar.
Beş altı dili akıcı şekilde konuşabilen, Oxford' ta okumuş, ailesinden ince bir sanat zevki almış olan Cevat Şakir, Bodrum'da muhteşem bir Akdeniz uygarlığının binlerce senedir bir uygarlıktan diğerine geçerek, nasıl bugünlere sirayet ettiğine tanık olur.
İnsanlarla kurduğu yakın ilişki bu insanların çok eski bir medeniyetin izlerini taşıdıklarına ikna eder onu.
Roma, Pers, Helenistik derken eski Yunana kadar gidip orada durmasına bir türlü ikna olmaz.
Bir yandan çok daha eski, çok daha köklü, çok daha renkli ve çok katmanlı bu medeniyet üzerine kafa yorarken, binlerce senedir bu topraklarda doğan insanları birbirine bağlayan görünmez ilişkinin peşine düşer.
Bu Anadolu bilgeliğinin ipuçlarını ararken yolu bir Rufai dergahına da düşer. Orada bir derviş eğitimi de alır.
Artık yavaş yavaş tırtıl mavi bir kelebeğe dönüşmeye başlamıştır.
Azra Erhat, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Sabahattin Eyüboğlu, Vedat Günyol, İsmet Zeki Eyüboğlu benzeri aydın yazar çizer tayfasıyla beraber Mavi Anadolu akımını oluştururlar.
Her ne kadar onlar zamanında pek de rağbet edilmeyen bir aydın hareketi olarak kalsa da, acemice bir hevesle düzenledikleri mavi yolculuklarla, Akdeniz'in ve Ege'nin eşsiz doğal ve kültürel zenginliklerinin tanıtımı için ilk gösterilen emekler olarak yerlerini alırlar.
Cevat Şakir uçuk kaçık fikirlerini bıçak atar gibi kullansa da ardında pek çok eser bırakmış, özgün bir yazar ve yaşam ustası olarak Türkiye turizm hafızasında kendine çok önemli bir yer edinmiştir.
Ülkemizin ilk Turist rehberi olarak tarihe geçmiştir.
Yetiştirdiği öğrencilerle bir Türkiye Turist Rehberliği ekolü oluşturmuştur ki dünyanın pek çok ülkesinde henüz böyle bir kavram yokken, tarihi. kültürü, doğayı, mitolojiyi, arkeolojiyi, sanat tarihini, uygarlıkların birbiriyle ilişkilerini, karşılaştırarak insanlara sevdirerek ve dikkat çekici bir üslupla anlatma geleneği bizlere Halikarnas Balıkçısından mirastır.
Ülkemizde 1950'lerden itibaren gelişmeye başlayan turizmin başat öğelerinden biridir.
İlk mavi yolculuk güzergahlarını oluşturmuş, ilk antik şehir ziyaretlerini zor koşullarda gerçekleştirmiş, öğrenciler yetiştirmiş, Anadolu bilgeliğini ve mirasını, antik Yunan uygarlığının içinde eriyerek gelen mirası aktaran en güçlü seslerden biri olmuştur.
Onun sayesinde Bodrum tanınmış ve Türkiye turizminin en önemli uğraklarından biri haline gelmiştir.
Ve en nihayetinde 2025 yılında, Cevat Şakir Kabaağaçlı, namı diğer Halikarnas Balıkçısının doğum tarihi olan 17 Nisan tarihi Turist Rehberleri Birliğinin genel kurul toplantısında Türkiye Turist Rehberleri Bayramı olarak ilan edilmiştir.
Bu sevindirici kararla, henüz doğru düzgün bir meslek yasasına sahip olmasak da, toplum nezdinde henüz bir meslek olarak görünmesek de, turist rehberliğinin bugünden itibaren bir mesleki bayram günü bulunmaktadır.
Bundan böyle her 17 nisan Türkiye turist rehberleri bayramında hem mesleğe ruh veren Halikarnas Balıkçısının doğum gününü hem de kendi mesleki bayram günümüzü birlikte kutlayacağız.
Bizler turist rehberleri olarak taşıdığımız misyonun farkındayız.
Önemlisi de bu değil midir?
Tabi ki yasalarla korunan bir meslek haline gelmek, sosyal güvencemizin ve sosyal haklarımızın tesisi ile daha örgütlü, aklı başında, mesleki eğitime önem veren ve ülke tanıtımını her şeyin önünde tutan bir anlayış ve idrakle yolumuza devam edeceğiz ve edinimlerimizi genç kuşaklara aktarmayı bir borç bileceğiz.
Tıpkı Halikarnas Balıkçısı gibi, önce tabi ki ülkemizin, kültürümüzün, tarihimizin, insanımızın kıymetini bilerek ve sonra da yaşamımızın, vaktimizin, mesleğimizin değerini bilerek, tadını çıkararak, keşfetmeye, anlamaya ve anladığımızı aktarmaya devam edeceğiz.
Yazının başında dediğimiz gibi insanoğlu kaderini tayin ettiğini düşünedursun, kaderimizin bize biçtiği bir yol vardır ki bizim düşlediklerimizin çok daha ötesinde oluşumlara gebedir.
Yaşamın rüzgarlarının yönüne göre yelkenimizi ayarlamak her zaman, rüzgara ve akıntıya karşı yol almaktan hem daha kolay hem de daha akıllıcadır.
Kadere karşı Israr etmek ya da ona boyun eğmek değil, kaderini sevmek ve onunla kol kola yürümek, bize madden ve manen hayalini bile kuramayacağımız kapılar açacaktır.
Nereden mi biliyorum ?
Tabi ki önce kendimden ve sonra arkama baktığımda önümde gördüğüm hikayelerden.
Yürünmüş yollardan, yaşanmışlıktan.
Tıpkı Halikarnas Balıkçısının bizler için hazırladığı o fırtınalarla dolu hayatının,
nasıl göz kamaştırıcı bir mavi masala dönüştüğünün hikayesi gibi.
Bir tırtılın masmavi dev bir kelebeğe dönüşmesinin hikayesi gibi.
Ders alarak yürüdük, ders alarak yürüyoruz.
ders alarak yürüyeceğiz.
O masmavi dev kelebekten
aldığımız emaneti, o kocaman MERHABA' yı
sahibine emin bir şekilde teslim edeceğiz.

























Yorumlar