2020 PATARA YILINI 2021 DE KUTLUYORUZ.

Nice zenginliklerimiz var elimizden kayıp gitmeden değerlerini bilemiyoruz maalesef.
Doğal zenginliklerimiz, kültürel zenginliklerimiz, arkeolojik zenginliklerimiz, derelerimiz, ormanlarımız, endemik bitki türlerimiz, soyu tükenmek üzere olan, denizlerimizin, ovalarımızın, dağlarımızın süsü, bizlere Tanrı'nın lütfu hayvanlarımız.
Saymakla bitmeyecek bu güzelliklerimizi kendi ellerimizle MAHVETMEDEN herhalde anlayamayacağız nice kıymetli olduklarını.
Çok uzun bir yazı yazmak niyetinde değilim.
Bu sabah dinlediğim bir haber ve bir kaç şey üst üste gelince çuvaldızı kendime batırmak gerektiğini anladım.
2020 Patara Yılı ilan edildi. 2021'de de uzatılsın mı önerileri gelmişti.
Nihayetinde 2021 ise Yunus Emre Yılı ilan edildi.
Akdeniz Bölgesi, Teke Yarımadasının Kaş Fethiye arasında Antik Likya bölgesinin baş kentiydi Patara. Önemli bir ticari liman ve siyaseten de diğer Likya şehirlerinin başkenti.
Tarihini öğrenmek isteyen için çok kaynak var.
Bir de muhteşem bir plajı var. 1937'den beri SİT alanı ve koruma altında.
Olmasaydı çoktan Antalya'nın diğer bölümleri gibi tatil köyü istilasından nasibini alacaktı.
Çok şükür Tekirova'dan Ölü Deniz'e kadar kıyılarımız şimdilik koruma altında.
Aslında bu kadar şehirleşme, betonlaşma ve ağaç kıyımı sonrasında halâ sabah camı açtığımızda konacak ağaç dalı bulamamalarına rağmen kuş seslerini duymamız ilahi bir lütuf değildir de nedir diye düşünüyorum.
Marmara Denizi, etrafındaki yoğun nüfusun ve sanayileşmenin yükünü artık taşıyamadı ve yakın zamana kadar içinde tuttuğu ve sakladığı pisliğimizi yüzümüze vurmaya nihayet karar verdi.
Tam bununla yüzleşirken Patara sahillerinden 2000 kamyon kumun ''taşınarak' seraların tabanına serilmek üzere götürüldüğü haberi geldi.
Patara Likya tarihinin başkenti dedik, plajı caretta carettaların yumurtlama alanlarından biri,
hem tarihsel hem doğal önem taşıyor.
Bir de hafızalarımızı yoklarsak 70'li yıllara gidelim. Meşhur Tosun Paşa filminin Tellioğulları ve Seferoğullarının çölde geçen kavga sahnesi nerede çekildi dersiniz?
Ya 80'lerde İbrahim Tatlıses'in meşhur Sabuha filminde Mecnunvari bir biçimde kendini attığı çöl neredeydi acaba?
Bu filmler Patara'nın o sahillerinde çekildi. Daha da nicesi kim bilir?
Tarım Orman Müdürlüğünde çalışan bir memur, Patara sahilinden alınan bu kumların tutanağını yazınca iş ülke çapında duyuldu.
Tam da 2020 Patara yılı ilan edilmişken.
Tek bir taşın bile insan eliyle yer değiştirmemesi gereken koruma altındaki sit alanlarından kamyonlar kum çekiyor.
Seralarda kullanılacak, bizler yaz sebzelerini kışın marketlerde bulabilelim diye.
Seracılık da büyük bir sektör hakkınız var. Oradan da binlerce yurttaşımız ekmek yiyor diyeceksiniz.
Ancak ben de diyeceğim ki doğa sadece insanoğluna ekmek yetiştiren bir fabrika değil.
Denizleri, akarsuları, gölleri bizim kanımız , ağaçları, bitki örtüsünü, bizim cildimizin koruyucu tabakası, havayı nefesimiz olarak düşünemediğimiz sürece daha alınacak çok yolumuz var demektir.
Pandemide neden nefessiz kaldığımızı anlayabildik mi acaba?
Marmara denizinde tüm canlılar oksijensiz kaldığında, bizler yoğun bakımlarda kime öncelik verilsin sorusuyla karşı karşıya kalmıştık.
O zamanlar henüz bizler bu pisliğimiz Marmara denizinin yüzüne vurmamışken, suyun altında kimler can telaşındaydı acaba?
Biz, hastalığı birbirimize bulaştırmamak için evlerimize kapandığımızda Marmara Denizinin canlılarının kaçacak yeri kalmış mıydı?
Aslında kirlenenin, nefessiz kalanın, yananın, kesilenin, denizler, ormanlar, kumsallar değil biz olduğumuzu anlayıncaya kadar daha çok kapanmalar görürüz diyeceğim bana kızacaksınız.
Artık sabrımız kalmadı, maskeyle dolaşmaktan yorulduk, eskisi gibi yaşamaya devam etmek istiyoruz, gezmek, tozmak, alışveriş yapmak, konserlere gitmek, partiler vermek, eğlenmek, eski hayatımıza devam etmek istiyoruz diyorsak artık kendimizi Tabiat Ananın yerine koyabilmeli, o soluksuz kaldıkça bizim de neden maske takmak zorunda kaldığımızı idrak edebilmeliyiz.
Artık suçu ona buna atmak yerine takkeyi önümüze koyup düşünme zamanı.
Aslında düşünüyoruz da.
Ancak düşünerek olmuyor. Hepimiz birer birer kendi çekirdek ailemizden, sokağımızdan, mahallemizden başlamalıyız.
Halâ yollarımız, kaldırımlarımız, otobüs duraklarımız hatta apartmanlarımızın merdivenleri sigara izmaritleri ile doluyken suçlanacak kendimizden başka kimse yoktur.
Birilerini suçlamadan, aynada önce kendimizi görerek, iğneyi değil de çuvaldızı kendimize batırarak, gerekirse canımızı acıtarak.
2021 PATARA yılı hepimize kutlu olsun.
https://www.kulturportali.gov.tr/portal/2020-patara-yili
