İPEK YOLU ROTASI DOĞU ANADOLU
AĞRI-ERZURUM-ERZİNCAN-SİVAS
DOĞU EKSPRESİ
Tek bir hattan ziyade çok sayıda rotanın oluşturduğu bir ulaşım ağı olduğu kabul edilen İpek Yolu sisteminde, Çin’in Gansu bölgesi ve tarım havzasının kuzeyinden geçerek, Pamir dağlarının geçitlerini aşan, Afganistan üzerinden kuzey İran’a, Suriye’ye ve Anadolu’ya dolayısıyla doğu Akdeniz kıyılarına ulaşan hat Avrupa’ya uzanan en önemli güzergâhlardan biri olmuştur.
Avrupa’da Roma, Cenova ve Venedik’ten başlayıp, uzak doğuda Çin’in Xian kentine kadar uzanan ve 12.000 km uzunluğunda olan bu ticaret hattı üzerinde hareket eden kervanlar, sadece dünyanın en haşin arazileri, muazzam çölleri, sonsuz stepleri, büyük akarsuları, iç denizleri ve adeta kuleyi andıran yüksek dağları gibi fiziki zorlukları aşmakla kalmamış, aynı zamanda eşkıyalarla, dostça yaklaşmayan hükümdarlarla, doğal afet ve hastalıklarla da mücadele etmek zorunda kalmışlardır.
İlk çağdan itibaren Anadolu’da şekillenmeye başlayan bu yollar, Anadolu’da hüküm sürmüş en büyük medeniyetlerden biri olan Hititler döneminde (MÖ 1800-1200) başkent Hattuşaş’ta birleşiyordu. Selçuklu devletinin idari merkez olarak Konya şehrini seçmesi, tıpkı Hitit döneminde olduğu gibi yol şebekesinin yeniden Anadolu’nun içlerinde düğümlenmeye başlamasına zemin oluşturmuştur.
Günümüzde İpek Yolu, sadece yeni ulaşım hatlarının planlanmasına ve gerçekleştirilmesine ilham kaynağı olmamakta, aynı zamanda gizemli bir tarihsel kavram olarak romanlara ve filmlere konu olmakta, geçmişte ticari kaygı ve zorunlulukların ortaya çıkardığı binlerce km’lik yol, geçmişin gizemini yakalamaya çalışan turistlerin tercih noktalarından biri olmaktadır. Dolayısıyla geçmişin ticaret için vazgeçilmezi, günümüz turizm sektörünün vazgeçilmezi halini almış görünmektedir. Bu dönüşümden Anadolu yarımadası da kendi payına düşeni almaya çalışmakta, çok sayıda liman, liman şehri, ticaret şehri, yol ağı, kervansaray ve köprü gibi, geçmişin temel ihtiyaçlılarından ortaya çıkan ulaşım bakiyelerinin bazıları günümüzün en önemli turistik unsurları olarak Anadolu topraklarına değer katmaya devam etmektedir.
(Coğrafi Açıdan Anadolu’nun Tarihi Ulaşım Ağı ve İpek Yolu
Muzaffer BAKIRCI-T.C. Türk ‹şbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı Türk ‹nternational Cooperation and Koordination Agency)
Alıntı yapmış olduğumuz yazıda da belirtildiği gibi geçmişin ticaret için vazgeçilmezi günümüzde Anadolu'nun İpek Yolu üzerinde bulunan turistik değerler de turizmin vazgeçilmezleri haline gelmiştir.
Doğu her zaman mistisizmi, zorlu coğrafi koşulları, yüksekliği, yayla ve platolarıyla hem tarihi, ticari, siyasi hem kültürel izlerini taşıması ile büyük bir turizm potansiyelini bağrında taşımaktadır.
Devletimizin de öngördüğü turizm yatırımları ile bölge, tarihi ipek yolu üzerinde bulunan şehirlerin tarihi, ticari ve kültürel öğelerin bakım onarım restorasyon ve düzenlemeleriyle ve daha da önemlisi ulaşımın canlandırılmasıyla( Doğu Ekspresi) turistik açıdan hakkettiği yere gelmeye başlamıştır.
Van, Bitlis, Elazığ, Malatya illerimiz de Doğu Anadolu bölgemiz sınırları içerisinde bulunmasına ve önemli turistik potansiyele sahip olmasına rağmen İpek Yolu Rotası Doğu Anadolu olarak çalıştığımız bu rotada yer almamaktadır. Van, Bitlis, Elazığ, Malatya'yı bir başka rotada işlemeyi düşünüyorum.
Yine aynı şekilde Kars Doğu Anadolu bölgesinde bulunmasına rağmen rotamızda yer almamaktadır.
Ayrı bir başlıkta Kars, Ardahan, Şavşat grubunda işlenebilir.
İç Anadolu bölgesinde bulunmasına rağmen Erzurum ve Erzincan'dan sonra tarihi ticari ve kültürel bir merkez olduğundan Sivas'ı bu rotaya dahil ettim.
Dilerseniz Iğdır'la başlayalım.
Iğdır kültür turizmine önemli bir katkı sunmaktadır. Koç başlı mezarlar örneğin Iğdır ovasındaki bütün eski mezarlıklarda bulunan koç başlı mezarlar, Iğdır'da kalıcı bir medeniyet izi bırakan Karakoyunlular döneminden kalmadır. Bu mezar taşları Karakoyunlulara göre yiğit ve kahraman olan kişiler ile genç yaşta ölen gençlerin mezarlarına dikilirdi. Bu gelenek Karakoyunlulara Orta Asya Türk Kültürü'nden gelmiştir. Iğdır köylerinde dağılmış durumda ancak koruma altındadırlar.
Ermenistan sınırında olmasıyla trajik olayların da yaşandığı bir coğrafyadır. Anıt Müzede bu belgeler sergilenmektedir.
Ayrıca Hititler döneminden beri kullanıldığı bilinen tuz mağaraları da ilgi çekici bir görünüme sahiptir.
Ağrı Dağıyla tüm dünyaca tanınan ilimiz Ağrı'da yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağıdır.
Ağrı Dağı jeolojik konumu ve Büyük Tufan'dan sonra Nuh'un gemisine ev sahipliği yapması dolayısıyla efsanevi özelliği olan bir dağdır. Ararat, Kuh-i Nuh, Gli Dağ, Cebel ül Hari isimleriyle de bilinir.
Tabi ki Ağrı'nın yıldızı İshak Paşa Sarayı olmakla beraber, Nuh'un Gemisi( Nuh'un gemisinin karaya oturduğu söylenen yerde oluşan bir iz ya da siluet) , Ahmede Xani Türbesi, Diyadin Kanyonu ve kaplıcalarıyla da bir cazibe merkezidir.
Ağrı'ya ziyaret yerleri arasındaki mesafelerden dolayı 2 tam gün ayırmak gerekir.
Ağrı'dan Erzurum'a geliyoruz. Erzurum şehir merkezi Yakutiye Medresesiyle, Çifte Minareli Medrese, Üç Kümbetler, Rüstem Paşa tarafından yaptırılan Taşhan'ıyla, Milli Mücadele'nin unutulmaz günlerinin yaşandığı Kongre binası ve Nene Hatun Destanının yazıldığı Aziziye tabyasıyla ve tabi ki şehir merkezinde bulunan Ulu Camii ve kalesiyle tarihsel siluetini koruyan bir şehrimiz.
Turistik açıdan Palandöken Dağı kış turizmi ile tanınsa da 3,200 metre rakımlı Ejder Tepesi'ne çalışan teleferiğiyle yazın da cazibe alanıdır.
Tarihi İpek Yolu'nun Anadolu giriş kapısı niteliğinde olduğundan tarih boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış pek çok kereler el değiştirmiş olan serhat şehrimiz Kars ile beraber Osmanlı döneminde de Doğu Anadolu bölgesinde kırmızı çizgimiz olmuştur. Hepimizin bildiği gibi Milli Mücadelemizin belkemiği Erzurum Kongresi de burada yapılmıştır. Selçuklu, İlhanlı, Saltuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi eserlerinin hepsini bir arada 1 saatlik bir yürüyüşle keşfetme olanağı sağlamasıyla da güzergah kolaylığına sahiptir.
Erzincan ilimiz de Hititler döneminden beri yerleşimin olduğu kadim şehirdir. Son yıllarda doğal tarihi ve kültürel öğeleriyle çeşitli bir turizm potansiyelini geliştirmektedir.
Erzurum Erzincan yolu üzerinde bulunan Tercan'da, Saltuklu Beyliğinin Prensesi Mama Hatun'a ait olan anıt mezar niteliğine sahip türbe ve külliyesi Kervansarayıyla beraber şehrin yıldızıdır.
Kemah'ta Sultan Melik Türbesi, Merkezde Terzi Baba Türbesi, Urartular dönemi höyüğü Altıntepe tarihsel zenginlikleriyle turistleri çekerken, Kemaliye Karanlık Kanyon ve Girlevik şelalesi de doğal zenginlikleriyle bölge turizmini canlandırırlar.
Erzincan Doğal tarihi ve kültürel zenginliklerin dağınık olması sebebiyle güzergah açısından yolda geçen zamanın çokluğu dolayısıyla biraz fazla zaman ayırmak gerekmektedir.
Ozanlarıyla, aşıklarıyla, Kangal çoban köpekleriyle dünyaca meşhur Sivas şehrimiz, nam-ı diğer Sebasteia İpek Yolu Doğu Anadolu rotamızın da son durağı.
Erzurum gibi Hititler 'den Perslere, Romalılara, Selçuklu' dan Osmanlı'ya onlarca medeniyete ev sahipliği yapmış ve bu medeniyetlerin izlerini taşır. Kurtuluş Mücadelemizin bir önemli durak noktası olan Sivas kongresi de burada gerçekleşmiştir.
Şehir merkezinde varlığını sürdüren onlarca Han ticaretin tarih boyunca nasıl gelişkin olduğuna tanıklık eder.
Yine şehir merkezinde bulunan Çifte Minareli Medrese, Buruciye Medresesi ve Şifahane gibi Selçuklu dönemi eserlerinden dolayı bu alana Selçuklu Parkı denilmekte ,yine şehir merkezinde bulunan Gök Medresesiyle, kalesiyle ve Ulu Camisiyle muhteşem zengin bir diğer yürüyüş içeren şehir içi tur rotası sunmaktadır.
Unesco tarafından kalıcı dünya mirası listesine ülkemizden alınan ilk eserlerden biri olan Divriği Şifahanesi ve Ulu Camii için ise şehir merkezine 150 km. uzaklıkta bulunan Divriği'ye geçmek gerekmektedir. Erzincan çıkışında Refahiye'den geçerek Divriği ziyaretini yapmak ve sonrasında Sivas'a geçmek gidiş dönüş yapmanızı önleyecektir.
Rotamız için en uygun başlangıç Ağrı havaalanı , final ise Sivas Havaalanıdır. Ya da tam tersi Sivas'ta başlanarak Ağrı'da bitirilebilir.
Yahut trenle Erzurum'a kadar gelerek sonrasını karayolu bağlantısıyla Ağrı'da rota tamamlanarak uçakla dönülebilir.
Ağrı Sivas arası karayolu mesafesi 642 km. listemize eklenebilecek müze ve ekstra ziyaretlerle
en çabuk 1 hafta biraz daha rahat bir programla 10 günde tamamlanır.
Seyahatinizin kolaylığı ve günlerin optimum kullanılması için bahar ve yaz aylarını öneririm.